Ege Denizi ile Akdeniz’in ortasında, 235 kilometrelik sahil şeridi ile muhtemelen Türkiye’nin en huzurlu rotalarından biri olan Datça’dayız. Arabaya atlayıp Datça’nın doğa ile iç içe koylarını tek tek gezmek, aralarda Eski Datça sokaklarında kısa bir gezinti, akşamına sahilinde günbatımı ve onun eşlikçisi lezzetli Ege yemekleri… O zaman lafı çok da uzatmadan buyursunlar Datça’da Gezilecek Yerler: Datça Gezi Rehberi!

Gezinin sonunda bir bakmışız ki yorgunluktan eser kalmamış, zor da olsa eve dönmeye hazırız. Çünkü; Datça’nın insanı kısacık sürede bile dinlendirebilen havasından biz de yararlanmışız.

Datça; bir kısmı Ege Denizi’ne bir kısmı da Akdeniz’e bakan 52 koyu ve bozulmamış doğası ile yurt içindeki en sakin rotalardan biri. Piyasa ortamlardan uzak, kimsenin kimseyi kazıklamadığı, bir de üzerine cam gibi berrak kıyılarla buluştuğu, duru ve ekonomik bir Egeli.

Ağustos ayının ortasında, tüm ülke tatildeyken bile karakterinden taviz vermeden ‘güzel’ kalabilen Datça için biz de önerilerimizi listeleyelim istedik.

DATÇA HAKKINDA BİLGİLER

Geçmişi Karyalılar’a ve Dorlar’a kadar uzanan, daha sonra Lidyalılar’ın ve Pers’lerin egemenliğine giren Datça, aslında bir yarımadanın ucunda konumlanan Knidos antik kenti ile kurulmuş. Askeri savunma amaçlı limanı Akdeniz’e, ticari limanı ise Ege Denizi’ne bakan Knidos, denizcilik konusunda önde gelen antik devletlerden biri olmuş.

Bizans döneminde güçsüzleşen ve bir yandan da  doğal afetlerle zarar gören kent, M.S. 7. yüzyılda tamamen terk edilmiş. Bunda 5 yüzyıl sonra, Menteşe Beyliği’ne, 15.yüzyılda da Osmanlı Devleti’nin topraklarına dahil olan Knidos, bununla birlikte de yeni adı ‘Datça’ya da kavuşmuş.

Ege Bölgesi’nin sakin Datça yarımadası, son derece girintili çıkıntılı bir yapıya ve engebeli bir araziye sahip. Bu yüzden, 235 kilometrelik sahil şeridi ile ülkemizin en uzun sahil yolunun ev sahibi ve onlarca berrak koyun da merkezi.

Doğası ve yeşili bol olan, badem ve zeytinyağı üretimi ile öne çıkan Datça’da yılın 300 gününün güneşli geçiyor oluşu da ayrı bir güzellik. Dünyanın ikinci, Türkiye’de ise ilk sıradaki bol oksijeni ile bir insanın burada dinlenmemiş olması zaten sözkonusu bile değil.

Yurt içi turizminin en sevilen rotalarından biri olan Datça, bozulmamış doğası ve irili, ufaklı 52 koyu ile ününü haklı çıkarıyor. Arabayı yol kenarına çıkıp şöyle bir serinlemelik, isterseniz de mavi bayraklı plajlarında keyif yapmalık alternatifleriyle, bir tatilin Datça’da güzel geçmemesi gerçekten imkansız. Yarımada; aynı şekilde, tekne turlarının, mavi turların ve yat turizminin de gözdesi.

Özellikle, Akdeniz’e bakan kıyılardaki sörf imkanı ve doğasındaki trekking rotaları ile sporcu gezginlerin de tercih edebileceği bir yer. Hepsinin yanında, en sevilen Yunan adalarından biri olan Symi’nin de komşusu. Datça limanı henüz aktif olmadığı için Datça’dan Symi adasına direkt gidiş yok ama karşılıklı seferlerin başlaması da an meselesi. Buraya gelmişken, kısa mesafedeki Marmaris limanından Symi ya da Rodos adalarına da geçebilirsiniz.

DATÇA NEREDE

Üç tarafı Ege Denizi ile çevrili olan Datça yarımadası, Muğla’nın ilçelerinden biri. Karadan yalnızca Marmaris’e bağlı olan Datça; Gökova ve Hisarönü körfezlerinin de komşusu. Datça’nın coğrafyası oldukça engebeli, bu yüzden kara yolu ile ulaşacak olanlar bol virajı göz önünde bulundurmalı. Yine de bize sorarsanız; gülü seven dikenine katlanır, virajlı yolların ardından buluşacağınız yer Datça sonuçta. 😊

DATÇA’DA GEZİLECEK YERLER | DATÇA GEZİ REHBERİ

1. Eski Datça

Datça’nın antik döneminden günümüze uzanan tek mahallesi olan Eski Datça, taş evleri ve begonvilli sokakları ile Datça’nın en güzel yerlerinden biri. Şirin kafelerin, hediyelikçilerin ve butik otellerin olduğu Eski Datça, küçük bir Alaçatı’ya benziyor ama onun çok daha sakini.

Trafiğe kapalı olan bölgede gezmek için arabalar Eski Datça’nın girişindeki otoparka bırakılıyor, sonrasına yürüyerek devam ediyorsunuz. Bazı evler neredeyse yıkık halde olsa da, bir bölümünde bir süredir restorasyon çalışmaları yapılıyor, bazıları ise gerçekten pırıl pırıl. Eski Datça, her geçen gün daha da güzelleşiyor.

Eski Datça’nın önemi biraz da Can Yücel’den geliyor. Sonuçta Datça eşittir Can Yücel. Burada Can Yücel’in evini ve sıklıkla gittiği Orhan Kahvesi’ni görebilirsiniz.

2. Can Yücel Evi

Can Baba’nın hayatının bir bölümünü geçirdiği evi de Eski Datça’daki Can Yücel Sokak’ta görebilirsiniz. Evin içinde halen kendisinin kişisel eşya ve kitapları bulunuyor; ancak ev ziyarete kapalı. Yalnızca özel izin ve araştırmalar için açılan Can Yücel’in evini görebileceğiniz tek gün, her yıl 12 Ağustos’ta gerçekleşen Can Yücel Anma Günü. Yine de buraya kadar gelmişken, evin uğrayıp kapısında bir hatıra fotoğrafı çekilebilirsiniz tabii.

3. Knidos Antik Kenti

Antik dönemin en önemli merkezlerinden biri olan Knidos antik kenti, Akdeniz ve Ege’nin buluştuğu Tekir Burnu’nda kurulan, bir tarafı Akdeniz’e, diğer tarafı Ege’ye açılan bir liman kenti. Eski zamanlarda önemli bir ticaret noktası olan Knidos’un ticari ve askeri olmak üzere konumuna göre planlanmış iki limanı var. Başta bu iki limanı birbirine bağlayan boğazdan oluşan bir ada iken sonradan kara bağlantısı yapılarak yarımadaya çevrilmiş.

Knidos, Dor’lar tarafından kurulan bir kent. Baş tanrıça olarak kabul ettikleri Afrodit’e ithafen yaptıkları tapınakta aslında çıplak bir Afrodit heykeli yer alıyormuş. Dünyada ilk olduğu için Knidos’un ünü bizim sınırlarımızı çoktan aşmış. Afrodit heykeli kazılarda bulunamasa da bugün gittiğinizde kaidesini görmek mümkün.

Knidos antik kentine giriş ücreti 10₺, Müzekart’a ücretsiz. Knidos’ta kalıntıları, antik tiyatro alanlarını gezebiliyorsunuz. Özellikle liman bölümlerindeki mavi manzaralar gerçekten muhteşem. Knidos’a kara yolundan virajlı yolları geçerek ulaşabilirsiniz. Otoparkı ücretsiz. Aynı zamanda Datça’dan kalkan tekne turları da buraya uğruyor. Bu teknelerin olduğu limanda yüzebiliyorsunuz; fakat Datça’da yüzecek onlara koy olduğu için buraya sıra gelmeyebilir. 😊

Knidos’ta günü batırmak da bir Datça klasiği. Eğer programınızı uydurabilirseniz, buraya akşamüstü 5 gibi gelip kenti gezdikten sonra kayalıklarda güneşi batırabilirsiniz. Antik kent yaz aylarında 8.00-19.00 arası ziyarete açık. İçinde yaz aylarında hizmet veren bir kafe de bulunuyor ama fiyatları çok makul değil.

4. Kızlan Kötü ve Kızlan Değirmenleri

Datça’da gezebileceğiniz yerlerden biri de Kızlan köyü. Badem ve zeytin ağaçları ile kaplı bir ovada yer alan Kızlan köyü, bölgenin en çok rüzgar alan noktası. Datça’nın meşhur yel değirmenlerini burada görebilir, doğa sporlarına ilginiz varsa Kızlan civarında trekking yapabilirsiniz. Kızlan köyü, Bursa’nın köyleri gibi turistik ve popüler değil; ancak özellikle sörf sevenlerin Datça’daki adreslerinden olan Gebekum ve Kızlanaltı gibi plajların da geçiş noktasında.

DATÇA KOYLARI VE PLAJLARI

1. Hayıtbükü Plajı

Datça’daki plaj turumuz Mesudiye köyüne bağlı Hayıtbükü ile başlamıştı. Sığ denizi ve rüzgarsız ortamı ile Hayıtbükü, öncelikle çocuklu ailelerin tercih ettiği bir plaj. Çevresinde çok sayıda pansiyon ve apart olan koyda, işletmelerden şezlong ve şemsiye kiralayabilirsiniz. Fiyatlar 20-30 TL arasında değişiyor. Hayıtbükü plajına araçla gelirseniz otopark 10 TL.

2. Gabaklar Koyu, Kızılbük

Hayıtbükü’nün biraz solunda Kızılbük yer alıyor; ancak burası koyda yer alan Gabaklar Pension nedeniyle Gabaklar Koyu olarak anılmaya başlanmış. Bakir doğası ve geniş plajı, hem de plaj olanakları ile Gabaklar, Datça’da en sevdiğimiz koylardan biri oldu. İçindeki işletmeden şemsiye ve şezlong kiralanabiliyor; hazırlıklı gelirseniz ücretsiz olan halk plajı tarafı da var, gölge isteyenin imdadına ise ağaçlık bölümdeki ahşap masalar yetişiyor.

3. Ovabükü Plajı

Gabaklar Koyu’ndan sonra istikamet Ovabükü! Oldukça uzun, kumluk bir plaj olan Ovabükü, Hayıtbükü gibi genellikle çocuklu aileler tarafından tercih ediliyor. Ovabükü biraz yazlıkçılar bölgesi gibi, çevresinde siteler, pansiyonlar, apartlar var. Plajın kumluk bölümü çok geniş ve sanki hiç dolmazmış gibi geliyor; aynı sebepten pek kalabalık durmadığı için de sakin bir ortamı var. Arbaları plajın çevresindeki ara sokaklara bırakabilirsiniz. Yeme içme konusunda da çevrede çok sayıda alternatif bulunuyor.

4. Kurubük

Sıra geldi Datça’daki favori koyumuz Kurubük’ü anlatmaya! Ovabükü’nden Palamutbükü’ne giderken, yol üzerinde görüp arabayı durdurduğumuz bu koyun adı Kurubük’müş. Yolda giderken rengi ve dibi öyle güzel görünüyordu ki burada yüzmesek rahat edemeyecektik.

Fotoğraf işlemi tamamlandıktan sonra girişine doğru ilerleyip, arabayı sağa çektik ve bir koşu serinleyip koy gezmeye devam ettik. Tesisi olmayan Kurubük’te yüzmek için deniz ayakkabınız, havlunuz yanınızda olsun. Başka bir şeye gerek yok. 😊 Bayram tatilinde bile sakin kalabilmiş bir yerden bahsediyoruz, Kurubük’ü görmeden dönmeyiniz.

5. Palamutbükü

Berrak kıyısı ve uzun plajı ile Palamutbükü, Datça’nın en favori noktalarından. Oldukça virajlı bir yol sonunda varacağınız Palamutbükü, Datça koyları arasında belki de en gelişmiş ve en turistik olan. Çevresinde çok sayıda apart, pansiyon ve kafe bulunan Palamutbükü’ne öğle saatlerinde gidip yemek molasını da buraya dahil etmek yapılacak en güzel aktivitelerden biri.

Ancak uyaralım; plaj çok geniş değil ve işletmeler şezlongları dip dibe koyduğu sürece pek de keyifli olmuyor. Bizce Palamutbükü düşük sezonda kat kat güzel oluyordur. Kalabalık zamanlarda işletmelerin yol üzerindeki masalarında yeme içme karşılığı oturabilir, illa ki plaj istiyorsanız Mavi Beyaz Otel’in beach’ine gidebilirsiniz. Mavi Beyaz’ın plajına giriş kişi başı 40 TL.

6. Gerence Plajı, Küçük Akvaryum

Palamutbükü’nden merkeze giderken rastladığımız koylardan biri de Küçük Akvaryum oldu. Kurubük gibi tesisi olmayan bu plaj da diğer favorilerimizden. Arabayı kenara çekin, patikadan aşağı inip ufak bir serinleme molası verin. Yanınızda şemsiye, şezlong, hatta piknik malzemeniz varsa burada oyalanabilirsiniz bile.

7. Akçabük

Datça’nın işletmesiz, yol üzeri koylarından biri de Akçabük. Burası bir önceki işletmesiz koylara göre daha geniş bir plaja sahip. Şemsiyeniz yoksa yola yakın kısımdaki ağaçlık alanda da oturabilirsiniz. Ne yalan söyleyelim; tesisi olmayan plaj özellikle yaz sezonunda candır. 😊

8. Kargı Koyu

Kargı Koyu, Datça’da en sevdiğimiz organize plaj. Yolu çok virajlı ancak nedense hiç yormuyor; belki de muazzam bir manzaraya sahip olduğu içindir! Kargı Koyu’na özellikle sabah erkenden gelirseniz, buradan çok fazla keyif alacağınıza eminiz. Plajın girişindeki otoparktan itibaren dizi dizi işletmeler bulunuyor, şemsiye ve şezlongları buradan kişi başı ortalama 20 TL’ye kiralayabiliyorsunuz.

Biz bayram kalabalığından uzaklaşmak için Kargı koyu’nda Kargilos Otel’in özel plajına oturmayı tercih ettik. Kargilos, biraz daha ilerde olduğundan daha sakin bir ortama sahip; ancak şezlong ücreti kişi başı 30 TL.

Kargı Koyu’nun suyu inanılmaz berrak ve temiz; ancak dibi çakıllı olduğundan buraya gelirken yanınızda mutlaka deniz ayakkabısı getirmelisiniz. Son olarak, plajın ilerisinde ağaçlık alanın altında küçük bir halk plajı bölümü var; ancak bayram tatilinde burada yer bulmak imkansız.

9. Karaincir Koyu

Sığ denizi ve korunaklı yapısı ile Datça’da aileler tarafından tercih edilen bir diğer koy da Karaincir. Deniz için sığ derken, ciddiyiz. Gerçekten de yürü yürü derinleşmiyor; su hep bel hizasında kalıyor. 😊 Buranın da etrafında siteler ve pansiyonlar var; plajda da şemsiye ve şezlong kiralanacak işletmesi bulunuyor.

Eğer para ödemek istemiyorsanız, sağ tarafında havlunuzu atıp ücretsiz de takılabilirsiniz. Denizin dibi kumlu olduğundan buraya bizce sabah erken saatte gelinmeli, bizim yaptığımız gibi akşamüstü gelirseniz pek memnun kalacağınızı sanmıyoruz.

10. Datça Tekne Turu

Datça’nın koylarına araçla ulaşabileceğiniz gibi tekne turlarına katılarak da gidebilirsiniz. Kumluk plajından kalkan Datça tekne turları kısa tur ve uzun tur olmak üzere ikiye ayrılıyor. Kısa turlar 10.30’da başlayıp Dilek Mağarası, Domuz Çukuru, Palamutbükü, Hayıtbükü, İncekum ve Akvaryum rotasını takip ederek 18.30 limana geri dönmüş oluyor.

Uzun turlar ise limandan 9.45’te ayrılıyor; Tavşan Adası, Knidos, Palamutbükü, İnceburun, Akvaryum rotasındaki koylarda çeşitli molalar vererek 19.00’da geri dönüyor. Grup tekne turlarına katılmak istemeyenler için kişiye öze tekne turu alternatifleri de oluyor. Tekne turları kişi başı ortalama 80 TL, fiyata yemekler de dahil.

DATÇA’DA NE YENİR

Datça’da Nerede Ne Yenir

Datça’ya giderken yol üstündeki Mavi Pide’ye uğramasak rahat edemezdik! Mavi Pide’nin özellikle köz patlıcanlı ve otlu pidesi çok seviliyor. Nehir kenarındaki mekanda 2 pide, 2 meşrubata 50 TL ödedik.

Eski Datça sokaklarında gezerken Orhan’ın Yeri’nde kahve molası vermemek olmaz. Orhan’ın Yeri; dut ağaçlarının altında, Can Yücel’in bir zamanlar en çok geldiği mekan. Hafiften köy kahvesi havasında olduğundan çok samimi bir ortamı var, biz çok sevdik.

Datça Kumluk plajının ilerisindeki Kumluk sahili balık restoranları ile ünlü, biraz da Gümüşlük havasında. Buranın en popüler restoranları Halil’in Yeri, Maradona ve Kekik. Hepsinin de konsepti aynı. En çok tercih edilen yerler burada olduğu için gitmeden rezervasyon yaptırın. Biz Kekik’te yer bulup orayı denedik, deniz kenarı mekanı olarak öneririz. 4 meze, 1 salata ve 20’lik rakı; 190 TL.

Palamutbükü’ne gittiğimiz gün öğlen yemeği için Kardelen’e gidip denize de buradan girmiştik. Kalamarı güzel değildi ama ev patatesi, bademli kabak ve kabak çiçeği dolması çok iyiydi. Söylediğimiz tüm yemekler ve içecekler için 110 TL ödedik.

Datça’da diğer yeme içme mekanları:

Palamutbükü’nde tatlı, kahve molası için Payam’a uğrayın. Taze tartları ve kurabiyeleri çok çok lezzetli, soğuk kahveleri de var. Bir tart, bir pasta, iki kahve ve 1 acıbadem kurabiyesi için hesap 59 TL geldi.

Datça merkezde çok önerilen bir diğer mekan geleneksel yemekleri ile ünlü olan esnaf lokantası Zekeriya Sofrası. Son zamanlarda bozduğu söylenmesine rağmen biz baya lezzetli bulduk. Pazı borani, üç otlu kavurma ve kabak çiçeği dolması buradaki favorilerimiz. 5 tabak yemek ve içecekler için 58 TL ödediğimiz Zekeriya Sofrası’na tek kelimeyle bayıldık!

Datça sahilinde turlarken bir kahve ya da bira molası vermek isterseniz Roll Coffee House’a ilerleyin. Hem kahveci hem pub, bira menüsü çok geniş, akşamları da çok hareketli.

Datça merkezde bir diğer favorimiz Fevzi’nin Yeri. Burası gerçekten anlatılmaz yaşanır bir mekan; menüsü yok, yoğurtlu meze servis etmiyor ve masaya gelenler asla klişe değil. Sevdiğiniz ve sevmediğiniz tatlar soruluyor, masa ona göre donatılıyor, siz ‘tamam’ diyene kadar gelmeye devam ediyor. Yemeğe de bir yandan Yunan müzikleri eşlik ediyor. Fevzi’nin Yeri’nde ot tabağı, cevizli zeytin, acılı badem ezme, mürdümük, fener kavurma ve 20’lik rakı için 190 TL ödedik.

Datça yeme içme önerileri ile Datça Gezi Rehberi’nin sonuna geldik. Datça ile ilgili tüm fotoğraf ve notlarımıza Instagram’da @nesemcelikkaya hesabından #journavelege etiketinden ulaşabilirsiniz. Bizi takip edin, birlikte gezelim!

Datça gezisinin bir diğer yazısı: DATÇA’NIN EN GÜZEL KOYLARI VE PLAJLARI