Yurt dışında adım attığınız an ‘vay be nereye geldik biz’ diyeceğiniz onlarca tablo gibi şehirden sonra ne olduğunuzu şaşıracağınız, belki de ‘biz niye buraya geldik şimdi’ diyeceğiniz enteresan bir şehirle karşınızdayız! Berlin’de Gezilecek Yerler’i ve şehri baştan sonra anlattığımız Berlin Gezi Rehberi’mize hoş geldiniz!

Berlin, Almanya’daki hiçbir yere benzemeyen manzaraları ile başta biraz kalp kıran ama dolu dolu tarihi, olağanüstü sosyal yaşamı ve eşsiz kültür sanat noktaları ile sizi anında kendine bağlayan bir şehir. Lokalinden yemeklerine, sokaklarından müzelerine kadar çılgınca bir kültürel çeşitliliğe hazır olun. Kendinizi bu samimiyete bırakırsanız belki bir gün buraya taşınmak bile isteyebilirsiniz!

Berlin’de Nerede Kalınır?

Birkaç kez gezme fırsatı bulduğumuz Berlin’de, konaklama için biz genellikle gezi noktalarına yakın merkezi yerleri tercih ediyoruz. Berlin’de konaklama konusunda ilk önerimiz Mitte olur. Mitte’yi Kreuzberg ve Friedrichshain takip ediyor. Son dönemde sevdiğimiz diğer iki bölge ise Prenzlauer Berg ve Charlottenburg.

Berlin’de otel, hostel ve ev konaklama önerilerimizi paylaştığımız bu yazıya göz atmayı unutmayın: BERLİN’DE NEREDE KALINIR: EN İYİ BÖLGELER VE OTEL TAVSİYELERİ

Berlin Müze Kart Gerekli Mi?

Berlin müze kart veya şehir kartı almak gerekli mi diyenler için bu konuya da açıklık getirelim. Berlin’in son derece organize olan toplu taşıma ağını rahatça kullanmak ve Berlin müze giriş ücretlerini daha ekonomik şekilde çözmek için biz bu gezide Berlin WelcomeCard kullandık. Berlin Turizm Ofisi’nin bu seyahat kartlarında, farklı gün ve bölge seçenekleri oluyor.

Kartların sadece toplu taşıma ve toplu taşıma ile müzeleri kapsayan versiyonları var. Ek olarak, bazı müzelere ve ziyaret noktalarına da indirimli giriş sağlıyorlar. Berlin gibi gezecek yeri ve müzesi bol bir şehirde gerçekten de tavsiye edebileceğimiz bir kart olduğunu söyleyebiliriz. Bu şekilde müze ücretlerini de daha makul bir rakama çekebilirsiniz.

Museum Island müzeleri planınızda ise, 72 saat boyunca tüm toplu taşıma araçlarında ücretsiz kullanım ve Museum Island’daki müzelere ücretsiz giriş sağlayan bu 72 Hours Berlin Welcome Card‘ı alabilirsiniz.

Toplu taşımasız, Museum Island müzelerine ve Pergamonmuseum Das Panorama’ya ücretsiz giriş sağlayan günlük Museum Island All Exhibitions Day Ticket ise favorimiz. Bu biletin fiyatı ise €24.

Berlin’de Gezilecek Yerler

Berlin’deki gezi önerilerimizi kapsayan ve sizin de sıklıkla yolunuzun düşeceği bölgeler arasında Mitte, Tiergarten, Kreuzberg, Charlottenburg, Prenzlauer Berg ve Friedrichshain yer alıyor. Turistik noktalar, müzeler, parklar ve güzel mekanlar için bu bölgeleri haritalarınıza şimdiden ekleyebilirsiniz. Hazırsanız, Berlin’de gezilecek yerler listemize başlıyoruz!

1. Rotes Rathaus:

Yapımı 1869 yılında tamamlanan Berlin Belediye Binası, kızıl rengi ve Neo-Rönesans stili ile gerçekten de çok görkemli bir mimariye sahip. Rotes Rathaus, Berlin Duvarı’nın yıkılmasından önce Doğu Berlin’in yönetildiği bir merkezmiş. Ancak, 1991 yılında Batı Berlin’in yönetildiği Rathaus Shöneberg de buraya taşınmış ve o zamandan beri aktif şekilde belediye binası olarak hizmet veriyor.

Bu büyük binadaki odalar, Pazartesi – Cuma günlerinde turistik gezilere de açık; bazı günler belediye aktiviteleri ve güvenlik sebebiyle kapalı olabiliyor. Ayrıca, kısıtlamalar devam ettiği için bu tarz yerlere online olarak önceden saat rezervasyonu yapılarak bilet alınması gerekiyor.

2. Unter Den Linden:

Mitte, Berlin’in büyük ve yıkıcı savaşlardan sonra kısmen korunan tarihi caddelerini ve mimarilerini kapsıyor. Aslında, Berlin’de eski şehir merkezi olarak adlandırılabilecek tek bölge.

Burada, diğer Avrupa şehirlerinde görmeye alışık olduğunuz ‘old town’ manzaralarına rastlamak pek mümkün değil ama Berlin’in de kendine has başka güzellikleri var. Onlardan biri, Mitte bölgesinde gezmek isteyebileceğiniz birçok noktayı çevresine alan Unter den Linden Bulvarı.

TV Kulesi, Berlin Katedrali, Humbolt Üniversitesi, Ulusal Opera, Ulusal Kütüphane ve Brandenburg Kapısı gibi yerler hep bu bulvar üzerinde. Humbold Üniversitesi ve Opera binasının olduğu Bebelplatz meydanında St. Hedwig Katedrali’ni gezebilirsiniz.

Bulvardaki Ulusal Kütüphane ise Almanca konuşulan ülkeler arasındaki en büyük araştırma merkezi ve dünyanın en büyük kütüphanelerinden biri olarak gezi listenize eklemek isteyebileceğiniz bir nokta.

3. Alexanderplatz:

Berlin’in en ünlü meydanlarından biri olan Alexanderplatz, Mitte bölgesinin ve şehirdeki ulaşım ağının merkezi diyebiliriz. Gezi esnasında yolunuz buraya mutlaka düşer ama düşmese de TV Kulesi’ni görmek istiyorsanız geleceğiniz yer burası olacak.

4. Berlin Tv Kulesi

60’larda yapılan Fersenhturm adlı TV Kulesi, Berlin’in simge mimarilerinden. 368 metrelik uzunluğu ile şehrin en yüksek binası, aynı zamanda Berlin’i 360 derece panoramik izlemek isteyenlerin de listesine dahil edeceği turistik bir nokta.

Kuleye çıkmayı bekleyenler nedeniyle önünde her daim upuzun bir kuyruk görürsünüz. O yüzden, böyle bir isteğiniz varsa biletinizi online almanız en mantıklısı olur. Çok uygun fiyatlı bir aktivite diyemem; ancak Berlin WelcomeCard’ınız varsa %25 indirimle bilet almak mümkün. Şart bir aktivite mi diye sorarsanız, bizce değil. 😊

5. Nikolaiviertel:

Berlin’de tam anlamıyla bir ‘old town’ manzarası arıyorsanız, istikamet Nikolaiviertel. Orta Çağ görünümlü dar sokakları, nostaljik kilisesi ve evleri ile Berlin’in ilk yerleşim merkezi olan bu mahalle, bazı açılarından görünen TV Kulesi olmasa kendinizi Almanya’nın tatlı bir kasabasında geziyormuş gibi hissedebileceğiniz bir yer.

Berlin’in büyük kısmı gibi, burası da savaşlardan sonra yeniden yapılan bir bölge ama gezerken bunu tahmin etmek gerçekten de zor.

6. Berliner Dom:

Berlin Katedrali, ilk olarak Barok stilde 1700’lerde tamamlanmış. Zaman içinde neo-klasik ve neo-barok stillerde birçok ekleme yapılmış. İlginç olan bir bilgi de aslında burada hiçbir zaman bir psikopos yaşamamış, bu yüzden de tam olarak bir katedral sayılmıyor. Yine de görebileceğiniz en iyi katedral yapılarından biri.

İçi gezilebiliyor, belli bir noktadan sonrası için ücret ödemek gerekiyor. Eğer, kubbenin bulunduğu terasa çıkarsanız buradan da güzel bir Berlin manzarası da görmeniz mümkün; çünkü Berliner Dom Berlin’in en fotojenik bölgesinde yer alıyor ancak tabii ki buraya çıkmak da ücretli.

7. Museum Island:

Berliner Dom’un yanından Berlin’in temalarına göre ayrılan müzelerinin bulunduğu Müzeler Adası’na geçebilirsiniz. Müzeler Adası, ilk olarak Prusya zamanında inşa edilen 5 büyük müze ile sonrasında eklenen birkaç galeriden oluşan bir yer.

En önemli müzelerin bu adada ve çevresinde toplanması, kültür – sanata meraklıları için çok pratik bir çözüm olmuş; böylece hepsini bir arada, kolayca gezebiliyorsunuz. Aşağıda müzelerin tamamı Pazartesi günleri kapalı, diğer günler ziyarete açık.

Berlin Museum Island Müzeleri

Berlin Müzeler Adası’nda 5 müze yer alıyor. MÖ 10. yüzyıl ile 1. yüzyıl arasındaki dönemi kapsayan Roma ve Yunan resim, desen ve baskı eserlerinin olduğu Altes Museum için biletinizi buradan alabilirsiniz.

Taş Devri’nden Orta Çağ’a kadar uzanan 9.000 eseriyle ve 3.000 yaşın üzerindeki Nefertiti büstü ile Neues Museum da bir diğer favorimiz. Neues Museum için de sıra beklemeden giriş yapacağınız biletiniz burada.

19. yüzyıl Avrupa’sına ait sanat ve mimari koleksiyonunu içeren Alte Nationalgalerie, Avrupa sanatını sevenler için ideal. Gezmesi çok keyifli olan bu müzenin biletini buradan hemen alabilirsiniz.

Wilhelm von Bode tarafından toplanan heykel, madalya ve madeni para koleksiyonları ile Bode Museum da burada görebileceğiniz bir diğer müze, bileti burada.

Kente giriş kapısı bile dahil olmak üzere İzmir Bergama’dan çıkarılan eserlerin sergilendiği, hatta Bergama’yı Berlin’de yeniden kurduklarını söyleyebileceğimiz Pergamon Museum, Müzeler Adası’nın en görkemli müzesi; ancak şu an restorasyon nedeniyle ziyarete kapalı.

Pergamonmuseum Das Panorama

Pergamon Museum koleksiyonunun bir kısmı, Yadegar Asisi’nin panoramik Bergama modellemesi ile Pergamonmuseum Das Panorama’da ziyarete açık. Zaten Müzeler Adası’na çok yakın konumda. Biz bu müzeyi de gezmiş, özellikle panoramik Bergama modellemesini çok görkemli bulmuştuk. Müzenin biletlerini buradan alabilirsiniz. Türkçe sesli rehber sağlanıyor. Bize göre Berlin’de mutlaka.

8. Humboldt Forum:

Müzeler Adası’nın karşısında konumlanan Humboldt Forum’u; kültür, sanat, medya ve bilim etkinliklerine, çok çeşitli sergilere, enstalasyonlara ve performanslara ev sahipliği yapacak kozmopolit bir alan olarak tanımlayabiliriz. Spesifik olarak etkinlik takvimini takip etmeseniz bile, bu civarda gezerken burayı mutlaka göreceksiniz; çünkü modern mimariyi ve Barok stili yorumlayan mimarisi ile 30.000 m2’lik bir alana yayılıyor.

Biraz göz banyosu ve biraz da etrafı izlemek için Humboldt Forum’un Spree Nehri’nin kenarındaki sandalyelerine oturun, TV Kulesi’ne karşı ufak bir mola verin. Özellikle, yeni medya araçlarıyla farklı biçimlerde hazırlanan sergileri gezmekten hoşlanıyorsanız burayı listenize almanızı öneririz. Humboldt Forum kesinlikle standart bir müze değil çünkü. 😊

9. Brandenburg Tor:

Berlin’in en turistik noktalarından biri olan Brandenburg Kapısı, 1791’de kraliyet ailesinin geçişi için yapılmış. O zaman sadece bu aileye özelmiş. Yıllar sonra Berlin Duvarı yıkılıp şehir yeniden birleşince, Brandenburg da halkın ziyaretine açılmış. Böylece bu birleşimin, barışın ve özgürlüğün de şehirdeki simgesi olmuş.

Brandenburg çevresi oldukça güzel binalara ve parklara ev sahipliği yapıyor. Buraları gezerken, turistik olarak nitlendirebileceğimiz mekanlarda da molalar verebilirsiniz. Kapının hemen yanında Berlin Turizm Ofisi’nin bir şubesi var. Buradan şehir kartı ve ücretsiz harita edinebilirsiniz.

10. Ronald Reagen Memorial:

Listenizde mutlaka olsun diyeceğim bir yer değil ama Brandenburg çevresinde geziyorsanız görebileceğiniz için burayı da listeye eklemek istedim. Burada, ABD Başkanı Ronald Reagan’ın 1987’de Brandenburg Kapısı’ndaki konuşması esnasında, Sovyetler Birliği lideri Gorbaçov’a yaptığı ‘bu duvarı yıkın’ temalı meydan okumaya ve kendisine ithafen yapılmış bir anıt bulunuyor.

11. Reichstag:

Brandenburg Kapısı’nın çok yakınındaki Berlin Parlamentosu şehirdeki önemli mimarilerden bir diğeri. Aslında turistik anlamda bu kadar popüler olmasını sağlayan da aynalarla detaylandırılmış cam kubbesi. Bir de terasına çıkma imkanı diyebiliriz.

Binayı gezerken audio guide almak çok mantıklı bir seçenek; çünkü Berlin’deki çoğu turistik noktada olduğu gibi burada da rehberi Türkçe dil seçeneği ile dinleyebiliyorsunuz. Reichstag’da bir de teras restoran var. Gün batımı saati için güzel bir mola noktası.

12. Holocaust Memorial:

Yahudi soykırımı ile hayatını kaybeden yaklaşık 6 milyon Yahudi’ye adanmış anıt mezarların olduğu, 19.000 m’lik bir alanda 2.711 beton blokla yapılan Holocaust Anıtı, Berlin’de mutlaka görmeniz gereken bir nokta. Gerçekten çok büyük bir alana yayılan anıt bölgesinde gezerken etrafınızı saran yüksek ve alçak binlerce beton blok size oldukça boğucu ve rahatsız edici gelebilir.

Anıtın tek bir noktada bulunmadan çevreye yayılması veya bu belirsiz ve boğucu ortamı da aslında buraya özgü; anmaktan çok sorgulama ortamı oluşturuyor.

13. Jewish Museum:

Holocaust Memorial’dan bahsetmişken Yahudi Müzesi ile devam edelim. Avrupa’nın ilk Yahudi Müzesi olan ve 1991 yılında açılan bu müze, Almanya’daki Yahudilerin Orta Çağ’dan günümüze tarihini ve yaşamlarını çok güçlü bir dokümantasyon ile bir araya getiriyor.

Mimarisinden sergileme şekline kadar öyle vurucu bir yer ki müze içinde ilerledikçe duygusal olarak giderek daha da farklı bir noktaya geliyorsunuz; bu insanlık dramına adım adım şahit olurken bir anda ağlamaya başlamanız hiç sürpriz değil.

Müzede arşiv, kütüphane, enstalasyon alanları, eğitim bölümü ve konferans salonu gibi alanlar mevcut; düzenli olarak etkinlikler de yapılıyor. Avrupa’nın en çok ziyaret edilen müzelerinden biri burası, Berlin’de iki müze gezecekseniz biri mutlaka Jewish Museum olmalı. Ana koleksiyonu ziyaret ücretsiz, online rezervasyon gerekiyor.

14. Hackescher Markt:

Biraz yeni nesil kahveci ve konsept kafe keşfedeyim, üzerine biraz alışveriş yapıp tasarım butiği gezeyim diyorsanız, Mitte’deki Hackescher Markt çevresini de gezi listenize ekleyin. Bu bölge hem alışveriş hem de Berlin mekanlarını gezmek için ideal bir çevreye sahip, aynı zamanda da Berlin gece hayatının merkezlerinden.

Hackescher Markt meydanında zaman zaman tematik yemek pazarları kuruluyor, denk gelirseniz süper olur. Bu bölgede geziyorsanız Berlin’deki ender Art Nouveau örneklerinden biri olan Hackesche Höfe’ü ve avlusunu da görmek isteyebilirsiniz. Burası da ofislere, sanat galerilerine, güzel mekanlara ve butiklere ev sahipliği yapıyor.

15. Tiergarten:

Londra’da Hyde Park, New York’ta Central Park ne ise Berlin için Tiergarten o demek. İster sakin bir gün geçirmek, ister yürüyüş yapmak veya güneşli bir günde piknik aktivitesine girmek ya da bira bahçelerinde Berliner bir gün geçirmek için; Tiergarten Berlin’in en güzel ve tabii ki en yeşil alanlarından biri. Mitte bölgesindeki turistik yerlere yakın oluşu ve şehrin merkezindeki konumu da diğer artıları.

Sosyalleşmek için harika bir yer olmasının yanı sıra sportif aktiviteler için de birebir bir alan. Seyahatte uğraşamam sporla diyenlerdenseniz; Tiergarten için birkaç aktivite de biz önerelim. Market alışverişinizi yapıp pikniğe gitmek, buranın ünlüsü Café am neuen See gibi mekanlardan birinde oturup güzel bir gün geçirmek, gölde kano yapmak ve günü bira bahçesinde bira & patates & makarna üçlüsüyle bitirmek.

16. Checkpoint Charlie:

Berlin’in doğu ve batı olarak ayrıldığı, şehrin duvarlar örülerek ikiye bölündüğü yıllarda, Berlin’de 3 ittifak geçiş noktası varmış. Halkın geçişine izin verilmeyen, sadece ittifak askerleri, aileleri, büyükelçiler ve Alman üst düzey yöneticileri tarafından kullanılan bu üç noktadan biri de Checkpoint Charlie. II. Dünya Savaşı sonrası, 1961’de Amerikan ve Sovyet askerleri burada karşı karşıya gelmiş ki bu durum o zaman III. Dünya Savaşı’nın başlamasına sebep olacak bir gerginlik olarak görülmüş.

Şimdi buranın çok popüler turistik bir nokta oluşu oldukça garip; ancak Berlin’in dopdolu tarihinde böyle mekanlarla karşılaşmaya da alıştık bir yandan. Geçiş noktasının hemen yanında bir de müzesi var. Çevresinde ise çok sayıda hediyelikçi göreceksiniz ki buralarda yıkılan Berlin Duvarı’nın ufak parçalarını bile satın almak mümkün…

Berlin Duvarı’nın 1.3 kilometrelik kısmı bugün hem uluslararası bir özgürlük anıtı hem de upuzun bir açık hava galerisi. Duvarın iç kısmında graffitiler, dış kısmında ise mural’lar var. Duvarda yer alan 105 mural, Berlin Duvarı yıkıldıktan sonra 1990’da dünyanın çeşitli yerlerinden gelen sanatçılar tarafından yapılmış. Bazıları zaman içinde yenilenmiş, bazıları ise aynı şekilde yeniden yapılmış. Hatta, o dönemin şartlarında yapıldığı için aynı mural’ı yeniden yapmak istemeyen sanatçıların çalışmaları aynı şekilde başkalarına yaptırılınca sanatçılarla davalık olunmuş. Duvarın böyle de bir hikayesi var.

East Side Gallery’i boydan boya yürürseniz, nehir kenarına da geçmeyi unutmayın. Nehrin ucunda iki katlı Oberbaum Köprüsü’nü göreceksiniz. Burası da şehrin doğu ve batı olarak ayrıldığı dönemde yayalar için bir sınır kapısıymış. Şimdi ise Friedrichshain ve Kreuzberg bölgelerinin iki yarısını birbirine bağlıyor. Şanslıysanız ve güzel bir gün batımına denk gelirseniz, burada fotoğraf çekmek de son derece keyifli.

18. Kreuzberg:

Ya da Kreuzberg Merkezi mi demeliydik acaba? Soğuk Savaş döneminin en yoksul bölgelerinden biri olan Kreuzberg, Almanya’nın yeniden birleşmesiyle kabuğunu kırıp kültürel anlamda çok çeşitli bir kimliğe bürünmüş. Kreuzberg’i bir şekilde duymuşsunuzdur, kendisi Berlin’de Türklerin en yoğun yaşadığı, hatta Kreuzberg Merkezini kapsayan sokaklarında gezerken Türkiye’den çok da uzak değilmişsiniz gibi hissettiren bir yer. Söz konusu Berlin’de alternatif bir yaşam kültürü görmekse, işte orası Kreuzberg!

Bol çanak anten, köşe başı dönerciler, sıra sıra kebapçılar, üzerine biraz baklavacı, börekçi, biraz Türk manavları, Kuaför Selim, Foto Selçuk, dev kaselerde çekirdek çitlenen Smyrna Kuruyemiş ve Ayşe Erkmen’in neredeyse 30 yıl önce süslediği -miş’li binası. Kreuzberg Merkezi veya Zentrum Kreuzberg; kısaca başka Berlin’den mini bir özet.

19. Mauerpark:

Prenzlauer Berg mahallesi sınırları içindeki Mauerpark, bizim Berlin’de en sevdiğimiz yerlerden. Berlin geziniz hafta sonunu kapsıyorsa ve Pazar günü nereye gitsek diye düşünüyorsanız, Mauerpark’ı listenize hiç düşünmeden ekleyebilirsiniz. Çimlere yayılıp takılmalık, biraz tembellik, biraz keyif yapmalık aşırı rahat bir ortama sahip mis gibi bir park.

Pazar sabahları kurulan bit pazarı Flohmarkt am Mauerpark, şehrin en ünlülerinden biri ve gezmesi de oldukça keyifli. İkinci el ürün veya antika avına çıkmayı sevenler için cennet gibi bir yer; tabi pazarı kaçırmamak için çok da fazla öğlen saatlerine kalmamak gerekiyor. Pazar günlerinin bir diğer Mauerpark aktivitesi ise parkta yapılan karaoke. Parkın çok yakınında bulunan Bonanza Coffee de kahve molası için uğrayacağınız yer olsun.

20. Holzmarkt:

Spree Nehri’nin kıyısındaki Holzmarkt, Berlin’in son dönemde en hip yerlerinden biri. İçinde mini kafeler, büfeler ve barlar olan, bazı günler canlı müzik performanslarının yapıldığı, sanat atölyelerinin gerçekleştirildiği rengarenk bir açık hava kültür merkezi. Özellikle hava güzel olduğunda ve akşamları, çok kalabalık ve çok hareketli bir yere dönüşüyor.

Berlin’e Ne Zaman Gidilir?

Berlin bize göre her mevsime uygun bir şehir. Özetle, zamansız rotalardan. Yine de en güzel zamanlarının bahar ayları olduğunu söyleyebiliriz. Bizim favorimiz Mayıs, Eylül ve Ekim ayları.

Lokasyon olarak biraz kuzeyde kaldığı için kış ayları çok soğuk ve karlı geçebiliyor. Bu nedenle, Berlin’e örneğin Noel Pazarları döneminde gitmeyi düşünüyorsanız havanın soğuk ve sert rüzgarlı olabileceğini, hatta belki de kara denk gelebileceğinizi unutmayın. Kış aylarında Berlin’e gidecekseniz, kıyafetlerinizi mutlaka sıcak tutan giyeceklerden yana tercih edin. Atkı, bere ve eldiven götürmeyi de ihmal etmeyin.

Yaz ayları iklim olarak keyifli geçse de ve gün uzunluğu harika olsa da tatil dönemlerinde şehir kalabalık olabiliyor. Kalabalıkta da gezi bir şekilde olumsuz etkileniyor. Bizce hem soğuk havada gezmemek hem de kalabalığa denk gelmemek için Mayıs ve Eylül ayları Berlin için ideal.

Berlin İçin Kaç Gün Gerekir?

Berlin, tarihi ve kültürel noktaları, müzeleri ve kafeleri ile dolu dolu gezebileceğiniz çok hareketli bir şehir. Üstelik, diğer Avrupa şehirleriyle kıyaslandığında akşam da son derece canlı ve enerjik. Yani, günün her anını sokakta geçirebileceğiniz bir rota.

Bizce Berlin’in hakkını vermek için minimum 3 tam gün, hatta mümkünse 4-5 gün gerekir. Bol bol müze gezme planınız varsa, şehirde yapılacak aktivitelerle 1 hafta kalmak bile mümkün.

Berlin’de Ulaşım

Ana noktalar arasında çoğunlukla yürüyerek gezebilirsiniz. Ancak, semtler arası gezmek için toplu taşıma kullanmanız iyi olur. Biz Berlin’de en çok metro ve S-Bahn kullanıyoruz. Turistik bölgeyi içeren AB kodlu bölgede tek yön tren ve metro bileti €2.20. Farklı bilet türleri de oluyor. Bu nedenle, en iyisi biletleri istasyondaki gişelerden ya da bilet makinelerinden almak. Bilet makinelerinde Türkçe dil seçeneği de oluyor.

Berlin Brandenburg Havalimanı’ndan şehir merkezine ulaşım için ise yine S-Bahn kullanıyoruz. S-Bahn’ın S9 ve S45 hatları Berlin şehir merkezine gidiyor. Havalimanından tek yön şehir merkezi tren bileti €3.80.

İGA Pass ile Yolculuk

Berlin Gezi Listesi’nin ardından bu gezide yol arkadaşımız olan İGA Pass’ten de biraz bahsedelim. İGA Pass, bizim de 2 yıldan bu yana kullandığımız, yolculara İstanbul Havalimanı’nda premium servisler sağlayan bir sadakat programı. Kısaca, İstanbul Havalimanı’ndaki kurtarıcımız diyebiliriz. 🙂

İGA Pass’in farklı üyelik paketleri ile sunduğu hizmetler arasında; uçuş sınıfı fark etmeksizin iç hatlar ve dış hatlardaki kapsamlı İGA Lounge kullanımı, havalimanın farklı noktalarında konumlanmış golf arabası tipi araçlarla ulaşım imkanı sağlayan İGA Buggy, size özel atanan görevlilerle karşılama, bavul alımı ve transfer sağlayan İGA Meet & Greet, favorim olan kendine özel ayrılmış alandan hızlı geçiş ve hızlı check-in hizmetleri ile İGA Fast Track ve İGA Fast Check-In, havalimanında uzun veya kısa süreli her türlü geziniz için kullanabileceğiniz ücretsiz İGA Vale & Otopark gibi servisler yer alıyor.

Berlin’de Gezilecek Yerler listemizden oluşan Berlin Gezi Rehberi’miz burada sona erdi. Berlin’den diğer yazılarımıza göz atmak isterseniz onları da aşağıda görebilirsiniz. Gezilerimiz için beni Instagram’da @nesemcelikkaya hesabından takip etmeyi unutmayın!

Berlin ile ilgili diğer yazılarımız:

BERLİN YEME İÇME REHBERİ | BERLİN’DE NEREDE NE YENİR

BERLİN’DE NEREDE KALINIR – BERLİN’DE UCUZA KONAKLAMA REHBERİ

BERLİN MÜZELERİ REHBERİ: GİRİŞ ÜCRETLERİ VE BİLET SATIN ALMA