Almanya’nın başkenti Berlin, tarihsel dokusunu çeşitlendiren çokkültürlü ve enerjik yapısıyla mutlaka görülmesi gereken destinasyonlar listesinin daima başlarında gelir. 1961 yılından 1990’a kadar Doğu ve Batı Berlin olmak üzere ikiye ayrılmış olan şehir, 1990 yılında Berlin Duvarı’nın yıkılması ile birleşip Almanya’nın başkenti olarak belirlenmiş. Bu süreçle beraber, II. Dünya Savaşı ile Soğuk Savaş döneminden kalan hasarlarını onarmaya başlayan Berlin; bugün ülkenin medya, elektronik ve bilim devi olmasının yanı sıra çeşitli konseptleri konu olan özel müzeleri ve geçmişini günümüze taşıyabilen sokak ruhu ile tüm dünya için bir kültür merkezi.

Berliner Dom

Berliner Dom

Berlin’i Berlin yapan en önemli noktalardan biri de şehrin tarihini onun çevresinde gezdiğiniz her an görebilir olmanız. Burası, geçmişini geleceğine aktarabilmiş ender yerlerden. Keşfedecek çok noktası olan şehirde farklı öğeleri toplayan kozmopolit mimari öne çıkarken, Berlin’e gidecek olan seyahatseverleri kendilerini hiç yabancı hissetmeden sokak sokak gezecekleri bir rota bekliyor. Berlin, yürüyerek gezmeyi sevenler için ilk gidilecek şehirlerden. Şehrin; sanata, mimariye ve ikinci el modaya bakışı ise diğer milletler için örnek almalık.

Altes Müzesi, Müzeler Adası

Altes Müzesi, Müzeler Adası

3 Günde Berlin Turu:

  • Berlin’de ilk istikamet Mitte bölgesindeki Museumsinsel! Müzeler Adası, Berlin’in muazzam müzelerinin olduğu alan. Benim gibi kültür-sanat canavarı olanların bu çevrede en az 1 gün geçirmesini şart koşuyor, kapsadığı müzelerden birkaçını görmeden asla dönmemenizi öneriyorum. Müzeler Adası’nda, bizim İzmir’e bağlı olan Bergama ve çevresinden toplanan antik kalıntıların ve nasıl buraya taşındığına asla aklımın ermediği eşsiz Zeus Sunağı’nın sergilendiği Bergama Müzesi (Pergamon Museum), Neo-Klasik mimarisinde Alman ve uluslararası sanatçıların resimlerine yer veren Altes Müzesi, çeşitli sanat akımlarının örneklerini görebileceğiniz Eski Ulusal Galeri (Alte Nationalgalerie), Antik Mısır’a ait koleksiyonların bulunduğu Neues Museum (Yeni Müze) ve Bizans sanatını görebileceğiniz Bode Museum toplanıyor. Müzeler Adası’na ek olarak, dev dinozor iskeletlerinden güneş sistemi, fosiller ve mineraller gibi başlıkları konu alan Museum für Naturkunde (Doğal Tarih Müzesi) ile Alman Yahudi soykırımı ve soykırım tarihini ele alan Jewish Museum da gezmeniz gereken müzeler arasında. Jewish Museum koridorlarında yürürken dekonstrüktif mimari ile iyi işlenmiş müze konseptinin uyumunu göreceksiniz, bugüne kadar gezdiğim tüm müzeler arasında en etkileyicilerden biri olduğunu söylemek mümkün.
Bergama Müzesi

Bergama Müzesi

Alman Tarihi Müzesi

Alman Tarihi Müzesi

  • Berlin deyince, aklıma gelen en net görüntü Berliner Dom. Gotik etkili Rönesans ve Barok stilinde tasarlandığını söyleyebiliriz ki Barok çizgileri çok belirgin. Burası bir Protestan katedrali. Günümüzde kilise olarak kullanılmıyor; ama gezebilirsiniz. Berliner Dom, etkileyici mimarisi ile gezi sonrası en çok akılda kalanlardan biri, Berlin’in estetik özeti.
Berliner Dom & Alexanderplatz TV Kulesi

Berliner Dom & Alexanderplatz TV Kulesi

  • Her şehrin bir simgesi var; Berlin’in simgelerinden biri de Brandenburg Kapısı. Doğu ve Batı Berlin’i ayıran kapı olarak bilinen Brandenburg Kapısı, Berlin Duvarı yıkıldıktan sonra şehrin iki yanının birbiriyle birleşmesini ve özgürlüğünü simgeler olmuş.
Brandenburg Kapısı

Brandenburg Kapısı

  • Brandenburg’a yakın olan bir diğer nokta, katledilen Avrupalı Yahudiler’e adanmış olan Holokost Anıtı. Burası, 19.000 m2 alanda 2711 beton blok bulunan bir tür anıt mezar. Ürkütücü ve sonu gelmez şekilde uzayan bir tasarımı var, mutlaka gidilmeli.
Holokost Anıtı

Holokost Anıtı

  • Kudamm olarak bilinen Kurfürstendhamm, şehrin alışveriş noktası. 3,5 km uzunluğundaki geniş caddede birçok kafe, tasarım butiği, restoran ve mağaza bulunuyor. Türklerin en yoğun olduğu semt ise Kreuzberg. Berlin’in ‘Küçük İstanbul’u olan Kreuzberg’de Türk yemeği yiyebileceğiniz çok sayıda kafe ve restoran bulunuyor. Burada dolaşırken kendinizi pek Avrupa şehrinde gibi hissetmeyeceksiniz.
Kurfürstendamm

Kurfürstendamm

  • Kreuzberg’deki  süper uygun fiyatlarla satış yapan ikinci el dükkanlarını sırasıyla keşfettikten sonra, Checkpoint Charlie’ye gidiyoruz. Burası, Doğu ve Batı Almanya’nın birbirinden ayrıldığı, Doğu-Batı birliklerinde görev yapanların karşılaştığı geçiş noktası. İçinde Berlin Duvarı’na ait kalıntıları görebilir, yıllar önce duvarı geçmek isteyenlerin hikayelerini izleyebilirsiniz.
Kreuzberg, Yeni Yıl Pazarından

Kreuzberg, Yeni Yıl Pazarından

  • Söz Kreuzberg‘e gelmişken, Berlin’in Noel ve Yeni Yıl dönemine özel güzelliklerinden bahsetmemek tabii ki olmaz. Berlin; belki her mevsim özel olan bir şehir; ancak Noel döneminde şehrin büründüğü renkler unutulmayacak türden. Geniş meydanlarında kurulan Christmas Marketleri (Christmas Markt) ve cadde boyu Noel için kurulan standlarla Berlin gerçekten bir konsept cenneti. Buraya yolu düşenlere, Almanların simidi olan Pretzel, hotdog’u olan Würstel ve sıcak şarap tavsiye ediyorum. Pretzel, Berlin’de tattığım en güzel şeylerden biri. Noel kültürünü sevenler için şiddetle tavsiyem; Berlin’i bir kere de Kasım’ın ilk haftasından Aralık ayı sonuna kadar olan dönemde gezip görün.
Kreuzberg

Kreuzberg

  • Alexanderplatz ise Berlin’in en geniş meydanı ve ulaşım merkezi. Ortasındaki TV kulesinden şehri gözlemlemek de mümkün. Yine de bence Berlin’de yapılacak en güzel şey; şehrin sokaklarında yürüyerek kaybolmak.
  • Sıra geldi en favorime! East Side Gallery, Berlin’in açık hava galerisi. Şehrin en çok öne çıkan simgesi olarak yaklaşık 1,5 km uzunluğundaki duvarda, dünyanın farklı yerlerinde yaşayan sanatçıların Berlin’in tarihi ile ilgili özgürlüğe adanmış resimlerini görebilirsiniz. Binlerce kişinin elinden çıkmış graffiti, mural ve illüstrasyonlar, gezerken bir yandan da fotoğraf çekmekten kendini alamayanlar için rengarenk bir ortam yaratıyor.
East Side Gallery

East Side Gallery